Sultanahmet Camii Restorasyon Haberleri (Kaynak: DHA)

17-11-2019

08 Kasım 2019 Cuma 10:58 - Son Güncelleme 08 Kasım 2019 Cuma 11:49

Osmanlı mimarisinin en görkemli, İstanbul’un simge eserlerinden olan ve dönemin padişahı 1. Ahmed tarafından Mimar Sedefkar Mehmet Ağa’ya yaptırılan Sultanahmet Camii’nde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2017 yılında restorasyon işlemi başlatıldı.

Turistlerin Blue Mosque (Mavi Cami) olarak bildiği, 400 yıllık tarihi olan camiinin kapılarının restorasyon çalışmalarını yapan Sedefkar Ustası Cengiz Beşiktaş restorasyon ve konservasyon (mimarinin yapıldığı dönemde kullanılan malzemelere uygun yapılan işlem) çalışmalarını anlattı.

Kapıların detaylı fotoğrafları çekiliyor

27 yıldır restorasyon işiyle uğraşan Sedefkar Ustası Cengiz Beşiktaş,  "Atölyemizdeki bu kapılar caminin batı cephesindeki cümle kapılarıdır. Restorasyona başlamadan önce Vakıflar Genel Müdürlüğünden kontrole geliyorlar. Kontrollerin yanı sıra bilim kurulu üyelerimiz var. Çok değerli hocalarımız var. O hocalarımız denetimleriyle ve istişareleri sonucunda kapılarımızın restorasyonuna başlıyoruz. Kapılarımız restorasyonuna başlamadan, kapılarımız sökülmeden önce profesyonel fotoğraf makineleriyle fotoğrafları çekiliyor. En ince detayına kadar fotoğrafları çekiliyor" dedi.

"Osmanlı ne kullandıysa biz de onu kullanıyoruz"

Kapıların Sultanahmet Camii’nin yanında kurulan atölyeye kalabalık bir ekip yardımıyla taşındığını söyleyen Cengiz Beşiktaş, şu bilgileri verdi:

"Atölyemize taşınan kapılar, temizlenerek konservasyona hazırlanıyor. Konservasyona başlamadan önce bilim kurulundan gelen hocalarımızın denetimlerinde, kullanacağımız ahşabı, malzemenin en ince ayrıntısına göre tespit ederek işleme başlıyoruz. Aslına uygun olarak Osmanlı ne kullandıysa biz de onu kullanıyoruz. Mesela sedef dediğimiz sedef deniz kabuğunu kullanıyoruz. Abanoz ağacı dediğimiz simsiyah ağaç var onu kullanıyoruz. Büyükbaş hayvanların kemiklerini kullanıyoruz. Bu kullandığımız malzemeler çok uzun süre bozulmadan kalabilen malzemelerdir." 

"Sedef deniz kabukları 2 milimetrelik parçalara ayrılıyor"

Kullandığı deniz kabuğunu anlatan Cengiz Beşiktaş, "Bu okyanus sedefleri yurtdışından geliyor. Bunu biz parça parça kareler halinde kesiyoruz. Kare olarak kestiğimiz parçaları zımparalarla incelterek 2 mm haline getiriyoruz. Bu sedefin her bir karesinden 1 tane sedef alabiliyorsun. Bunları da günlerce, saatlerce incelterek bu hale getirebiliyoruz. Şekil verdiğimiz sedef deniz kabuklarını, yerleri düşmüş sedeflerin şablonlarını çıkartarak sedefin üstüne yapıştırıyoruz. Sedefin üstüne yapıştırdığımız parçaları kıl testeresiyle keserek yerine alıştırıyoruz" ifadelerini kullandı.

"Sedefler kemik tutkalıyla yapıştırılıyor"

Beşiktaş, sözlerine şöyle devam etti:

"Sedefleri yapıştırırken, boncuk tutkalı dediğimiz sürekli ocak üstünde kaynayan,  kemik tutkalını kullanıyoruz. Kemik tutkalı sürekli kaynatılarak eritilir. Kemik tutkalının özelliği de kuruduğu zaman kemikleşmesidir. Osmanlının kullandığı birebir aynı tutkaldır." 

Dokular tamamen el emeği

Kapı üstündeki beyaz dokunun hayvan kemiklerinden sağlandığını belirten Beşiktaş, “Bu büyükbaş hayvanların baldır kemikleri olarak geçer. Bu kemikleri suda 3-4 gün kaynatıyoruz. Kaynatılan kemiklerin ilikleri boşaldıktan sonra ikiye kesilip zımpara ve sprey motor yardımıyla 2 milim haline getiriyoruz. Filetonik işçiliğine göre bu kemikleri inceltiyoruz. Kemik kesinlikle çürümez. Kaynatıldığı için de içerisindeki bütün pisliklerden arındırılmış oluyor. Kemik, kemik tutkalıyla birleştiği zaman ömrüne ömür katıyor" dedi.

Sedefkar Ustası Cengiz Beşiktaş’ın atölyesine, bilim kurulu tarafından restore edilmek üzere 230 kapı getirildi.

Kaynak: DHA