Sultan Birinci Ahmed 18 Nisan 1590 günü Manisa`da doğdu. Babası Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan`dır. Caminin banisi Sultan Birinci Ahmed genç yaşta, henüz 14 yaşında iken Osmanlı tahtına (1603 tarihinde) 14.hükümdar olarak oturmuş ve 14 yıl saltanat sürdükten sonra 22 Kasım 1617’de 28 yaşında vefat etmiştir.
17.Yüzyılın başlarına gelindiğinde İstanbul’un belli başlı tepeleri, her biri bir padişah ismi taşıyan cami ve külliye binaları ile tutulmuştu. Bununla birlikte Sultan Ahmed, büyük istimlâk paraları ödemek ve birçok ünlü vezir ve paşa sarayı yıkmak pahasına rabbine bir teşekkür belgesi olmak üzere, taht şehrinde o zamana kadar görülmemiş güzellikte bir mabed yaptırmayı aklına koyar. Kulluğunu kanıtlayabilmek için o zamana kadar yapılmış olan camilerin en güzelini ve en büyüğünü yaptırmak ister.
İstanbul’da At meydanı olarak meşhur olan, uzaktan yakından herkesin bildiği, safa ve sürur mahalli olan yerde, mülkiyeti merhum Ahmet Paşa’ya uzanan, (sahibi ve maliki, izzet ve şeref sahibi) Ayşe Sultan’ın içinde huzurla yaşadığı devrin en güzel sarayını kanundaki maddeye uygun ve açık şekilde bütün müştemilatı ile (kendi servetinden) yirmi bin kızıl dinar ödeyerek satın almış ve mülkiyetine geçirmiştir. “Kim Allah Teala’nın rızasını dileyerek bir mescit bina ederse Yüce Allah’da ona cennette bir ev bina eder,” hadis-i şerifinin müjdesine nail olmak üzere satın aldığı arsa üzerindeki saray ve binaların yerine dünyanın ilgisini çekecek olan altı minaresi ile meşhur muhteşem, muazzam Sultanahmet Camiini inşa ettirir. Sultan Ahmet Hazretleri o devrin en iyi şairlerindendi. “Bahti” mahlası ile bir çok şiir yazmıştır. Peygamber aşığı olan Sultan Ahmet, Hz.Peygamberin ayak izinin bir benzerini mücevherden yaptırarak ölünceye kadar başında padişah tuğu gibi taşımış ve ona olan iştiyakını şu meşhur dizelere dökmüştür.
N’ola tacım gibi başımda götürsem dâim,
Kadem-i nakşini ol hazret-i şah-ı rusülün.
Gül -i gülzar-ı nübüvvet o kadem sahibidir,
Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün!..
“Resullerin şâhı olan Hz. Muhammed’in ayak izi resmini, tacım gibi, başımda taşısam bunda şaşılacak bir durum yoktur; çünkü peygamberlik bahçesinin gülü, o ayak izi sahibidir.”
Sultan 1.Ahmed diğer bütün padişahlar gibi dâimâ ilim ve irfân sahipleri ile istişâre ederdi. O devrinin en büyük Allah dostlarından olan Azîz Mahmûd Hudâyî Hazretleri gibi büyük bir velînin başarılı bir talebesi oldu. Edebali Hazretleri nasıl Osman Gâzi’yi mânen yetiştirip devâsâ bir devletin temelinin atılmasına vesile olmuş ise Azîz Mahmûd Hudâyî Hazretleri de I. Ahmet Han’ı mâneviyat âleminde merhaleler katettirerek yüceltmiş ve böylece O’nun zâhirî meziyetleri yanında imparatorluk coğrafyasına engin bir adâlet, merhamet ve huzur suretinde akseden büyük şahsiyetini ortaya çıkarmıştır. Sultan Ahmet Camii ve külliyesi tamamlanınca açılış merasimine başkanlık etmesi için Azîz Mahmûd Hudâyî Hazretleri davet edildi. Sultanahmet Camii muhteşem bir merasimle ibadete açıldı. Cuma hutbesi teberruken bu büyük veliye okutturuldu.